Sayfalar

Powered By Blogger

3 Mart 2010 Çarşamba

KORKUNUN SEVGİYE DÖNÜŞEBİLME DURUMUNA ÜRETİLECECEK ETİK KURAMLAR ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER


bu durumu basit düşünce platformuna indirgediğimizde .soru olarak ;bir insanın diğer insandan duyabileceği endişeleri yada kişiye karşı şartlı yaptırımların baskısı ile kazanımında ,ödül yada ceza şeklinde bir karşılık ile sonuçlandıracağı bir ortam içerisine sokulmasın da ,kişinin hissedebileceği endişe yada korkularının sevgiye dönüşebilme durumuna tamamlayıcı yada tamamen reddeci tezler neler olabilir..?
bu durumu bir anlamda sado-mazo eğilimlerin kişiliklerinde oluşturduğu ağır tahribat sonucu bir kısmında da nevrotik kısır döngü etkenliğini de barındırdığını varsayarsak ;alt kültür ve üst kültür bireylerinin ,çekirdek aile yapılanmasında kişileri etkileyen merkezden etkileşime girenlerle ,yaşanan sosyal yaşantısı ile de girecekleri durumu değerlendirmekle de başlanablir. psikoljik önermelerin çoğunluğunun ortak bir gelişmesinde buluştukları bir merkez nokta vardır ki . bu merkez nokta kişinin çocukluğunun büyüme döneminde aile bireylerinden anne ve babasının alt kültür yada üst kültür gelişmemişliğinde ki insan olabilme mantığı dışında ki farkındalık geliştirememiş kişiliğinin ,çocuklarına koruma ve gözetme iç güdüsü ile sürekli bir baskı ortamında davranması ve yasaklayıcı kurallar la beraber kısıtlamalı davranışlara sokması durumunda .etkileşime giren çocuğun çocukluğunu yaşayamaması ,özgürce davranamaması , hayatı ve çevresinde olup biten tüm nesnel yada olgusal oluşumlara özgürce açıklamalar getirememesine engelleyici davranış zorlanmasına sokulması ile çocukluğun dar kalıplar içerisine iterek yaşamını sürdüreceği bir süreç içine girecektir.
tüm psikolojik önermeler çocuğun bu noktadan sonra kişiliğinde eksi yöne doğru bir gelişme ile devam edeceği noktada birleşirler .
ve çocuğun girdiği bu süreç ,içerisinde anne babaya karşı içinde geliştirdiği gizli bir öfkeyi barındırarak saklar .
içerisinde gelişen bu öfkenin anne babasının kendisine kısıtlamalar getirdiği kurallara karşı koymanın gerekliliği ,konusunda yalnız kaldığında sürekli olarak baskı yapmaya başlarken de beraberinde çift kişilik oluşmasına etken olacaktır.
ve çocuk gün gelip te içindeki özgürlüğün öfkesine kattığı karışımla bu yasakları çiğnemeye başladığında ; içindeki karmaşanın olumsuz yöne doğru ittiği tetik davranışı ,çocukta kişisel bozuklukların psikopatlaşmasına götürecek, ilk suç işleme ve bundan zevk alma deneyimini başlatmış olacaktır.

anne ve babanın ,çocuğun bu davranışına ceza olarak getireceği ;dayak atma ,aşağılama ,bağırma şeklinde ki eylemleri ile çocuğun psikopatlaşma sürecine etken olacak eylemlerin bilinçsiz kısmını başarıyla tamamlamış olacaktır.
bu bir başlangıçtır, çocuk psikopatlaşma sürecine girmiştir ve artık çocuğun algılama tarzı ile davranışları da olumsuz şekilde ilerliyeceğinden ,bu noktada kriminal suçları işlemeye başlamasına ,anne ve babanın da ortak olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır .

ve çocuğun suç alanında yapacağı eylemlerin karışıklığı ile seçimi ,hayata etkileşime girmesi ile de değişkenlik gösterecektir.
psikopat olarak yetişmiş bu bireyin ilk şiddeti ailesinden görmesi ve bu sado- mazo eğilimlerle beraber kazandığı kişilik yapısında ,kendi faciası içerisindeki farklılığı ayrıştırmaktan uzak olarak .ailesini kendindeki benzeşmelerle uyuştuğunu düşündüğü için yakın hissedecektir, bu noktada ise ; korku ,endişe ve öfkeye dönüşen duygular sevgiye dönüşmüş olacaktır.
bireysel etkileşim alanında açıklama getirebildiğimiz bir analiz şeklinde yansımalardır , bunlar .
bu durumu dialektik kuramlar üzerinde değerlendirebilme , konuşabilme özgürlüğü ve bu potansiyeli barındıran kişilerle buluşma ortamında olmadığımız varsayımında bu noktadan da ileriye gidemiyeceğiz .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder