Sayfalar

Powered By Blogger

11 Mayıs 2010 Salı

SOSYAL PAYLAŞIM AĞLARINDA SAHTE PROFİL AÇMA DURUMSALININ EVRİLEN SÜRECİNDE NEVROTİKLEŞEN BİREYİN PSİKONEVROZUNU ÖZÜMSEME AFORİZMASI





               Günlük yaşamında düşünsel idealarını eyleme dönüştürememiş ya da hedeflediği yaşam biçimini hayatına entegre edememiş bireylerin alt bilincinde yarattığı düşmansal nesneleri ve tanımladığı kavramları oluşturduğu sanal bir dünyası vardır.Bu sanal dünyanın içinde düşmanca eğilimler ve öfke yaptırımı ile yapay kişilikler yüklediği karakterlerini örüntülediği ve farkına varamadığı dürtülerini kazanmıştır.

             Bu kişilerin kişiliklerinin gelişme süreci idealarını gerçekleştirememe korkusunu yüklendiği noktada sabit değişmez paranormal yapıda çakılı kalmıştır. Her daim stresli ve alıngan yaklaşımlar sergileyen davranış biçimlerini öteleyerek toplum içerisinde ahlak kuralları ve toplumsal etik değerlere uyum içerisinde olduğunu yansıtan sahte roller yaşarlar. Eğitimlerini yüksek derecelerde tamamlamış olsalar dahi gelişmemiş kişilik yapıları, eğitimli ve bilişsel donanımlı düşmanca eğilimlerle örülü canavar ruhlu yapısını saklar bünyede.

            Değişkenleşen ve farklılaşan üst bilincinin bilge yapısı zamansal ve ortamsal bunaltılardan kaçabilmek için zihnini basit ve alt bilincin keyif alabileceği ilkel oyalantılara verir, mesela çocukluk evresinde alışkanlığını bırakmadığı bilgisayar oyunları ya da kitleleri uyuşturan holigan davranışların olduğu çoğunluğun yöneldiği spor dallarına verir kendisini ve bu şekilde düşmanca eğilimlerle örüntülediği dürtülerini eylemsel antremana sokarak sürekli olarak kondisyon içerisinde tutar.

             ilkel davranışlar biçimi olduğunu düşündürecek üst bilincin eğitimi alt bilinç korkusallığı nedeni ile pasif kalacak ve süreli olarak anlak mantalitesinde irdeleme ölçütlerini uzak tutacaktır ve eleştirel düşüncelerini öteleyecektir.
    
             Baskılayarak ötelediği üst bilinç yaptırımsızlığını farklı alanlarda etkinleştirerek reaksiyona sokacaktır. Bu reaksiyona soktuğu fikirsel döngüsünde acımasız dürtüler ile kuşattığı bilgesel yanını algıları ile seçebildiği tarih ve kuram karmaşıklıklarını irdeler iken yerden yere vuran aşağılayıcı davranışlar ile düşmanca eğilimler dürtüsünü doygunluğa ulaştıracaktır .

              Bu davranış biçimi zamanla alışkanlığa dönüşecek ve bu alışkanlıklar alt bilincin doyumsama merkezini etkileyen orgazmlar yaşatacaktır ve de sürekli yaşanan bu orgazmlar alt bilincin ihtiyaçsal alışkanlıklarına dönüşecektir.

              Bireyin geldiği bu noktayı sürdürdüğü alan sosyal paylaşım ağlarında kendisine ait olmayan bir profil de isim ve resim ile oluşturduğu hesaplarda yaşayacaktır. ilk zamanlarında çoğunlukları etkilemediğini fark etmeye başladığında sahte hesabına gizemli ve filozofik bi yabancı, tanınmayan az ünlü birisinin bilgilerini aktararak ilk izlenimi dikkat çeken biçimde süslemiş olacaktır.

               Sonraları da bazı bilgisel paylaşımlar ile çoğunluğun dikkatini yoğunlaştırabileceği tarihsel ve kuramsal sorunlar üzerinde aykırı fikirler üretip onlar ile kendi olmayan benliğini ortaya koyacaktır.

                Bu oluşturduğu sahte hesap ile kimliğinin gizli kalmasının verdiği öz güven abartması düşmanca eğilimleri ile canavarlaşmış yanını özgürce kullanacağı ortamı oluşturmuş olacaktır.

               Artık alt bilinci baskılayan rahatsız edici etkisinden bir nebzede olsa kurtulmuştur fakat sürekli bastırdığı bu tehlikeli dürtülerinin özgür kalmasının ileri de doğurabileceği sonuçları belirtmek isteyen ,üst bilinicini baskılayan şekline dönüşüm yapmıştır ve sanal ütopyasını aktardığı sanal dünyada karakterler sahtede olsa dahi kendi kurguladığı ütopik dünyasından daha gerçektir.

               Bu yeni oluşturduğu sanal dünyasında görüşlerine katılan ve destekleyici fikirler sunan katılımcılar ile koşturduğu bir aktivite başlatmıştır artık ve bu durumda dürtülerini sevinç ve heyecanlarla örüntülediği kitlelere seslenme ,onlara kendi fikirlerini dinletme ve öne sürdüğü konulara katılmaları ile birlikte kitleleri arkasından sürükleme psiklolojisi egosunu tavan yaptırma noktasına getirmiştir.

                Yükselen bu ego değerleri alt bilinicin düşmanca eğilimleri ile birleşince de üst bilincin ve öz ben mantalitesinin pasifize edildiği kişilik deformasyonun tamamen yaşandığı farklı ve özünden tamamen uzaklaşmış yeni bir kişilik yapısı koymuştur ortaya.

                Bu kişilik yapısı karşıt görüşleri aşağılayan onları dinleyip irdelerken yerden yere vuran sonrada etrafından uzaklaştıran erdem dışı şeytani bir yapıya dönüşmüştür.

                Bu kişilik yapısı deformasyonu doğurtusu psiko nevrozu bireyi öyle bi duruma sokmuştur ki kendisini tanrı olabileceğine inandıracak kadar tedavisi imkansız duruma getirmiştir.

               İçinde bulunduğu durumu kısım kısım algılarken alt bilincin öteleyen ego sevici baskısı iyi ve kötü analizinde çözümleme yapmasına geliştirdiği prensipsel nedenleri izin vermez.

              Kişinin tanrısal özellikler taşımaya başladığını düşünmeye başlaması sosyal ağlarda oluşturduğu sahte hesap ile farklı görüşlere karşı çemkirmesinin rahatsal özgürlüğü ve bu özgürlüğün getirdiği serbest davranış biçimi sınırsızlığının aşırı uçlaşması sonucu dilediği şekillerde küfür etme, aşağılama ,hor görme davranışlarına gelecek aşırı eleştirel ve hakaret içerikli tepkiler sonucunda hiçbir şekilde etkilenmeyeceği sahte profilinin kendi öz kişiliğine ait olmadığını inandırdığı telkin ile hiçbir şekilde duygusal etkileşime girmemesinin rahatlığı başka merak ettiği kişilik biçimlerinde yeni sahte profiller oluşturmasına etken olacaktır      
               
               Bu kişilik biçimlerini idealist karakterlerin sabit ideolojik fikirleri üzerinden canlandıracaktır. İlk saldırılarda o kişilik yapısı ile ortaya çıkan etki tepki gözlemleri analizlerinde sınırlı şekillerde kısır sonuçlar getirmesi artık rutin didişmeler olarak görmesine etki edecek ve kendi açtığı tartışma konuların da kendi yönlendirdiği karakterlerle duymak istediği sözleri yazacak ve buda o ağ da ki katılımcılar sadece izleyenler tarafından okunmasını hedeflediği şartlanması olacaktır.

                Ve okudukça sahte profilden dökülen yazılara izlekçilerin inanmasına atacağı kahkaha sevinimlerinin kişiliğinde orgazm doygunluğunu yaşatırken insanların ilkel yaratıklar olduğunu düşündürmesi ve bunun devamı olarak kendisinin ne kadar akıllı ve zeki biri olduğunu düşündürmeye devam ettirecektir.

                Küçük psikoz oyunlarını oynar iken farklı şeylerden zevk almakta isteyecek ,içinde bulunduğu cinsiyetin dışındaki karakterleri canlandırmak isteyecek, öncelikle karşı cinsin davranış biçimleri ve söylemleri ile ilgili dialoglar üretecek cümleler ile dialoga gireceği kişilerin düştükleri durumları ile alay ederken psikoz dürtülerinin içsel doygunluğunu dolu dolu yaşayacaktır.
             
                Ve bu çizdiği karakterleri oynarken bilinç altı dürtülerinin yönlendirdiği eşcinsel eğilimler merakı yanını da test edecektir bu aşamadaki karakterleri de canlandırırken etki ve tepki nedenselliklerin duygusal etkileşimi ile yaşaması her türde karakteri tanımış olması tecrübesine erişme sevincini içselleştirecektir.

                 sonuç olarak doyum sağlanamaz istekleri Alt bilincine özel bir insan olduğunun yerleşik kompleksini oturtacaktır.Düşmanca eğilimler ile gelişen dürtüleri diğer kişilere farkındalığını fark ettirmek için yine sahte bir profil oluşturacak ve bu profilin görsel yansımasını elit ve aristokratik şekilde dizayn edecektir.

                 Bu profilde canlandıracağı karakteri yüksek IQ lu ,sanat aşığı ,bir yanı psikanalist iken diğer yanı sosyolog ve gerçekçi etimolog ve bilişsel bilge rolündeki karakter yansıtmasını yükleyecektir. Davranış biçimleri ve söylemlerinin gerçekçi şekilde sahnelemek için ulaşabileceği tüm kaynakları sistematize biçimde kullanacaktır.

                Bu şekilde kendisini ortaya koyar iken bu durumunu destekleyen profil sahiplerine ulaştığında ;düşmanca eğilimlerle gittikçe çoğalan dürtülerinin doyumunu farklı orgazm şekli ile yapması kırılma noktasını getirecektir ve kişi artık psikoz kişiliğinin oturduğu deviniminde tanrısal özellikler taşıma yanılsamasını yaşatan düşüncelerini doğurduğu anıdır.

29 Nisan 2010 Perşembe

SOSYAL PAYLAŞIM AĞLARINDA ENGELLENME PSİKOLOJİSİNİN İÇ BASKISAL ENDİŞELERİNİN TEPKİSİNE TEPEDEN DALMA İRDELEMSİSİ

             bu sendromlaşma türevine benzeşen durumun blogsal içeriği taşıyabilme gerçekliği, pozitivist bakış açısı kriterlerine eş değer tutulabilir mi.? yada tutulamaz mı yergisi nötr oranda sıfır göreceli bakış açısında zaten pasiftir diyen alt bilincime danışmadan dayatmasını kınayabilirim de.
           
            Şimdi bu engelleme eyleminde eylem sahabı ” zat” ın tekno ilkel mantalitesinin popüler olma endişesi yaptırımı dürtüsü ile narsist eğilimli özsevici yanının, sindirim sistemi ekipmanlarında dolaştırdığı dışkısal maddenin diğer insan evlatlarındakinden daha kutsal vasıflar taşıdığını düşündürmesinde rol alan boktan etkenlerin kişisel gelişiminin eziklik psikolojisi çerçevesi ile kapsadığının açmazlarını dökmenin, onun düşmanca eğilimlerle gelişen algısal örüntüsünün karmaşık dolantılarını açamayacağının sabit fikirli değişmez psikozu gün gibi ortada iken eleştirmenin yada bu durumun etkisi ile ilkel hissi tepkiler vermenin görsel rezaletini duyumsayamamanın hissizliğini de kınayabilirim .
           
           Yoksa ben bu kadar duygusuz ve tepkisiz olma eğilimlerini mi kazandım tüm zaman boyunca..?
        
            onca katılım ve dialogların hiç mi hissel etkileşimi olmadı iz bırakacak şekilde de olsa.?
  
            yoksa bende mi öz sevici oldum fikrini sızdıran bir ışıkmı var .?

            bu ben olamam ki !

            bana ne ki !
         
            tekno primitif bireyin internet özgürlüğündeki google bilgeliğini tanrısal özellik diye millete yutturma çakma aristokratlığından .!!

            Bana ne bireylerin kişisel profil ve kendini ifade ettiği söylem sunumlarında bi karı düşürebilirmiyim endişesi koşturmacasın da, diğerlerini aşağılarken kendine aristokrat görseli sunumlarına eklediği müziğimle bilgeleşirken yücelmişim göndermesinden .!

             Bana ne hem ekşi sözlük kopyalama terimler ile kendini donatan google bilgesinin engelleme triplerinden ..!! “yoksa yanlış mı yapıyoruk.”

             Sen karışma üst bilincim sende azcık öfkelen artık hırs büyüt gözlerinde kutsal gurur yap yap ki sövüp sayabileceğin hakaretler büyüt kursağında.” ki yine yok bi kımıltı “

              bin kişiden üç kişinin engellemesi, hiç bir şey olmamalı. bin kişi ile anlaşabiliyorsan üç kişi arızalıdır deyip durma üst bilincim. üç kişide beş kişide adam yerine konmalı ve savaş açılmalı elden geldiğince verip veriştirilmeli.

             Yok mu bi kımıltı kusura kalmayın arıza olabileceğinize kanaat getiren üst bilincimin umursamazlığı bir gün sizleri de adam yerine koyarsa o zaman var olabilirsiniz şimdi zaten yoksunuz ki .!

                                          “ hiç kimsesiniz… !!”

18 Nisan 2010 Pazar

EŞGÜDÜMLÜ DUYULARIN ÇEMKİREN İNADINI ÖTELEYEN DUYGULARIMIN PÖRTLEYEN NEWROZUNUN KILGISAL SANRISI


               aşkın kararsız depreşken durumsalında askıya alınmış hislerin ota konma ürpertisini çoğaltan iç baskıları kararsızlıkları ile yüzleşmekten kaçarken inadına büyüttüğü özlemlerini sanrıları ile devingenleştirirdi.

               Daha doğrusu neye ya da kime ya da hangi vasıfsal nitelikleri ile başkalaşmış rutin aşk düzleminden sıçrama yapmış, havaya toprağa dört elemente aşık insan evladını mı arzuluyordu
            
              Öz ben'inden habersiz kim di ki bu .? gerçek aşkını bulduğunu düşündüğünde düşmanı ile kavuştuğunu bildiren gerçekliğini ortaya döken yanı neydi bu duygularıyla güdülerinin anlaşamadığı duyguları.? yok mu idi hiç ortak yanı .? tatmini imkansız güdülerin savruk düzensizliğini kontrol eden işbilir yaptırımı ne işler açacak daha başına.
             
             Elinde ki ile yetinmek, yetinirken de ciroyu artırmak yolunda yaşanılan her aşkın riski mi cazip yoksa iç arzuların açlığının doymak bilmez sızısı mı var yeni aşklar ile bastırılmaya çalışılan .

             Kim içinde ki konuşan .?duyguların değil mi yapma etme derken mantıksal nedenleri höyküren !

             ne zamana kadar sürer bu duyularının kılgısal aktarımı ne kadar daha özbenin kudursal dürtüleri ile başkalaşan yanını kamufle edeceksin. Yığınlar içinde iken yalnız kalan sen değilmisin ,sen değimlisin .? her aşkının bitiminde tekilleşen.

            Bilinç altımın zorladığı şartlanma empozesi ; götürdüğün sonuçlarda suni etkileşimlerin yapaysal ürünümü sün .?yoksa alt gerçekliğin de kılgısal payandalarını haraplamış güdülerin gerçekçi motivasyonu musun .?

            Nedir bu yalan konuşan yalnızlığın,çekince çoğalttığı ürkek atılımlarının çabalarında çoğalttığı riskleri refleks diye yutturamamasının inleyen adamın iç sızıltısını bastıran sebeplerimi nesin! .

            Bazen bir adam koşar içimde koşarda nerelere yetişir? düşlerin sınırlarını kırarda gider ucsuza. Ya sen neresindesin bu düşlerin yapay gönlüm?.çevresel görseller popülaritesı gündemleri aşığımısın.

            Nedir bu patlayan tutkusunda Sakladığın güdünün dürtüsel histeriği ?aç doymaz civcivlerin bağırtısı.! bastırılır da sürüklenip giden bitmezliklerin bıktırmaz döngüsü de daha ne kadar sarmalanırken karmaşıklıkların yiyip bitirecek seni.?

7 Nisan 2010 Çarşamba

EŞEĞİN DOĞAYA SALDIĞI GAZ IN DOLANIMINI HIZLANDIRACAK TÜRBÜLANS GÜCÜNÜN KELEBEK ETKİSİNDEN ÇIKARIMI


                  Eşeğin doğada bulunan bir bölgedeki türevi aynı olan otlarla beslenmesi sonucu organizmanın aynı besinleri almasından dolayı vücutta oluşmuş rutin bir çalışma olmaktadır. bu rutin çalışma eşit tüketim ve eşit gaz üretimini de beraberinde getirmektedir. ne bir eksik ne bir fazladır, iki günü bir birine eşittir .

               Eşek doğaya saldığı gaz partikülcüklerinin minik ve gözle görünmez etkileri olduğuna inanır, bu metabolizmasal etkileşime kutsal anlamlar yüklemektedir ulan demektedir bir kelebek kanat çırparak kasırga oluşturuyorsa dünyanın bir ucunda kesin benim çıkardığım gaz bulutcukları yeni bir gezegenin oluşumunda malzeme olabilir buna etki olarak bir içli içli anırsam ses dalgalarımla gezegen oluşumunu tetikleyecek ilk titreşimi yapmış olabilirim. zaten her şey ilk etkileşimin kıvılcımlarında gerisi kendiliğinden olacaktır diye düşünürken bu gazın çevresel dolanımı ile etkileşeceği durumu asil bir görev sayarken bu duruma tanrısal hikmetler yüklemektedir bazı da yoksa tanrı benimde fark mı edemiyorum diyerek hayıflanmaktadır.

               Ve eşek doğadaki tükettiği bölgeyi değiştirip farklı bölgelerde ot tüketmek için yüksek rakımı olan bir bölgeye intikal eder burada da hızlı bir tüketim sürecine girer . bu sürecin etkilerinin daha da güçlendirme ereği ile her zamanki rutin çalışmasına azcık hız katar derken otların arasında bugüne kadar görmediği bir ot çeşidi ile karşılaşır bu otun ne olduğu hakkında hiçbir fikri çıkarsayamaz. şu ana kadar gördüğü otlardan çok farklı bir görsel yapısı vardır. bu otu tüketmesi ile metabolizmanın rutin işlevini bozup bozmayacağında kararsız kalır çünkü “ Partikül giriş noktasının yüksekliğinin annulus hidrolik yarıçapına oranı hava giriş hızının partikül giriş hızına oranı, Vh/Upo, akışın Reynolds sayısı, Re ve partikül kütlesel debisinin akışkanın kütlesel debisine oranı (yükleme oranı), m, boyutsuz parametrelerinin değişimlerinin akışa etkileri  /Hp/L, partikül çapının annulus hidrolik yarıçapına oranı, dp/L, akışkan yoğunluğunun partikül yoğunluğuna oranı”nı düşünmüştür ve metabolizma farklı bir malzemeyi tüketmesi sonucu doğaya salacağı gazın bileşenlerinde de farklı maddeler eklenmesi sonucu gazın da moleküler yapısında oluşacak değişimin doğada paradoksal etki bırakabilitesini düşünürek doğanın yok olması tehlikesine birincil etmen olma ihtimalini reddeder.

              bu farklı otu ısırır ama çiğnemez sonra onu kimsenin görmeyeceği bir taşın altına saklamaya karar verir ve bir taşın altına koyar ve onuna önünden bir yere gitmez oracıkta beklemeye başlar .onu kimseye vermez ama bahseder sürekli olarak .
Sürekli olarak yaptığı işin ne kadar kutsal bir görev olduğunu anlatırken yabancıl ota da alaycı bakışlar ve sözlü ifadeler fırlatır.

              Bu noktada eşeğin saldığı gazın çevresel dolanımı vücuttan ittirilme gücü ile aynı oranda mı ivme etkisi gösterecektir yoksa eşekte gazı gibi sürec içerisinde mi yok olup gidecektir.?

              Eşeğin doğaya saldığı gazın özkütlesine hafifletme etkisi minimal değerlerle ölçülebilir mi.

             Eşeğin bölgesel değişim intikali sırasında harcanan güç ve enerjinin gaz salınımında performans düşüklüğüne etkisi ne derece azaltılabilecektir.?

21 Mart 2010 Pazar

NEVROTİK KISIR DÖNGÜNÜN PARADOKSUNDA HER NESNELE VE SOYUTLUĞA SAHİP OLMA TUTKULARININ DÜRTTÜRDÜĞÜ DÜRTÜLERİ


                   PRİMİTİF tekno donanımlı insan , düşmanca ve saldırganca eğiliminlerin sarmaladığı davranışlardan ,insan olabilme farkındalığına bir sıçrama yapabilir mi ,öz seviciliğinden sıyrılarak.
               
                   düşmanca eğilimlerini tanımaya ve bu sorununu kabul etmeye başlayan insan ,davranışlarının kendisi için ne denli zararlı olduğunu görmeye başlarsa ,bundan duyacağı rahatsızlık ve haksız olduğunun kanısına varacağı noktaya düşeceğinin yansımasını düşünerek,bu öz eleştiri fikrini her daim kendisinden uzak tutmak isteyen davranışlara sarılır .
             
                    içimizdeki hayvanın ,vahşi davranışlarının ölçüsüzlüğünde ,hiç bir kuralı tanımama ve bir dur diyenin olmayacağı düşüncesi ile düşmanca yaklaşımlar olarak algıladığı tüm dışsal tepkileri ile saldırmada hissedeceği rahat olma hissi ,kendi öz benliğinden uzak vahşi davranışlara dönüşen bir güdüyü arsızca motive edecektir .
             
                    öz severliği sonucu ; kendi içselinde görkemli ve düşünemediği kadar sınırsızca heybetli fakat dışsallığında ezik ,saldırgan düşmanca eğilimler içerisinde olduğunun yansımasının bilincinde olmadığı bu insan kendisinde gördüğü görkem ve büyüklük duygularına ulaşamadığını düşündüğü bireylere küçümseyici bir açıdan bakar .
                fakat bu davranışlar içerisine girerken de bu tip insanlar da ;kendi nevrotik sorunlarını çözümleyemezcesine bir durum yansıtır ve ters orantı ile de düşmanca eğilimler içerisinde zannettiği bireylere de öğütler verir.kısıtlamalar getiren şartlarla kişilere sözlü yada davranışsal olarak tehditler de savurur
             
                    bu yapıdaki insanın ; kendi kısır döngüsünü görebilmesi, algılama duyularının kendi öz eleştirisini yapabilmek anlamında açık ise mümkün olabilecektir ki ;bu duyguların körelttiği düşmanca eğilimleri imkansız kılmaktadır......
             
                   kısır döngü içerisinde ki , bu kişinin ;tarz olarak benimsediği ve tecrübelerine dayanarak geliştirdiği ,kendi kendisini anlamaktan kaçınma mekanizmaları kendi bozuk davranışlarını nasıl işlediğini anlamasında hiç bir süreçte gelişim göstermeyecektir.

                    sonuç olarak bu kısır döngümüzü kırabilmek için öncelikle farkına varmak ve farkına vardıktan sonrada . bu davranışları yok edeceksek ; bu hamlede açığa çıkan boşluğun yerini doldurabilecek nesnel yada olgusal davranışlarla yer değiştirecek yada açığa çıkan boşluğu doldurmak anlamında ki bir girişim ile olabilir ki .
                ne olabilir..? bu açılan boşlukta doldurulması zorunlu olan açıklık .?

                şu olabilir belki de insan olmak adına ilk atacağı adım insanları sevmekle başlayabilir ,yalnız özseviciliğini bir seviyede tutması gerekmektedir .bu seviyeyi aynı derecede devam ettirir ise aynı kısır döngüye giriş sendromu yine kendi nevrotik durumuna sokacaktır.

                 çevreninde bu yansımalarına alkış tutması yerine, en sevdiği kişilerin tatlı ve yapıcı bir tarz ve yumuşak bir üslupla kendisine ,ufaktan ufaktan sözlü yada davranışsal ifadeler ile hissettirmesi en başta gelen ikincil davranışlar olmalıdır.
           
                 ikincil davranışlarda kişinin kendi özbenliği ile benzeşmeyen zıtlıkları vardır .

                 kişi istediği zaman insancıl olabilmekte ,istediği zamanda hayvansal güdülerinin dürtüsüne dürttürülmektedir.

                 bu dürtülme bazen ya dürttürme yada dürttürülme olarak kişiyi farklı farklı çukurlara ittirirler .
                 bu çukura giren kişilik üzerinide kapatırsa osho nun egolarıyla ,sigmund freud da gelse çözülmez artık.

16 Mart 2010 Salı

İLK BİLGİN LEONARDO DA VİNCİ ve HAYRANLIĞINA KARŞI GELİŞEN TERS FİKRİ ORANTIM


                       Hayranı tarafından iyi bir inceleme ve gözlemi sonucu oluşturduğu bu eserde yazarın hayran olduğu noktayı tam olarak kavrayamadım. .daha çok sürekli vurguladığı çağındaki eğitim ve bilim yetersizliğinden dolayı da vinci deki kendisini geliştirmesine olan hayranlığı şeklinde idi .

                        Ve da vinci kendisi ile ilgili herhangi bir not bırakmamış .kendisini tanımlayan bir yazı yada biri ile konuşma şeklinde .devamlı şekilde çağındaki bilimin yetersizliği ve buna rağmen kişinin kendisini çok iyi bir şekilde yetiştirdiğinden bahsediyor fakat tamamlanmış bir eseri yada tam olarak resimleri bile yok.
bir insan hem tıp alanında ,hem mühendislik alanında ,hem astronomi alnında,hem felsefe alanında, hemde sanatsal alanda başarı gösterebilir mi..?

                         yazarın araştırmalarında ,eline geçen sayfalar halindeki notlar ve çizimler sonucunda bu yanılgıya düştüğünü gördüm ve sadece çizimler vede yazılar var, gerçek alanda uygulanmış bir nesnel yok.
bir sanat işi verilmiş kendisine bitirmesi dahilinde eline geçecek şartlarla ilgili bir anlaşmada yapmış ve bu işi yarıda bırakıp kaçıp gitmiş ki bu eseri tamamlamış olsa tarihte adının anılabileceği bir fırsat olabilecekken tamamlamadan kaçmış yani onu resim yada başka alanda bir başarıya imza atarken tanıklık etmiş kimse yok.ve hayranlık duygusu hala devam ediyor yazarın.

                   monaliza yı resmederken kimse görmemiş mona liza nında kim olduğu belli değil diğer sergilenen eserlerininde kime ait olduğu pek belli değil.

                 yaşadığı çağ ve bulunduğu ortam olan floransa da zaten tüm aristokrat ve kültür düzeyi yüksek insanların yığıldığı bir şehir de yaşamış .

                30 yaşına kadar hiç bir eğitim almamış sadece dedesinin öğretileri ve otuz yaşından sonrada bulunduğu ve çalıştığı ortamın etkisi ile konuşmalar şeklinde ki sözleri dinleyerek kendisini yetiştirdiğini düşünüyor yazar ve buna da hayran.

                 yine yaşadığı çağda halk hastalıktan kırılıp geçiliyor ve aristokrat burjuva da gösteriş ile beraber gelen sanat arzusu ve yunan bilimine duyulan hayranlık ve yine eşcinselliğin gizli bir şekilde şehirde yaşanan bolluğu ve da vinci ninde parlak ve güzel bir genç olmasından dolayı konuyu ilişkilendiren yanı .

                 tüm kitabı okuduktan sonra zamanının önde gelen aristokrat erkekleri ile yaşadığı cinsel birliktelikten edindiği karşılık olarak şu anda eserleri olarak gördüğümüz kendisine ait olmayan eserlerin yanlış yansıması
             
              yazar eline geçen da vinci sayfalarındaki çizimler ve yazılardan yola çıkarak hayranlık duygusunu sıklıkla belirtiyor .


                o çağda da eşcinsellik kabul görmeyen bir seçim olduğu için elbet ki evli olan toplumun önünde giden kişiler bir şekilde da vinci ile yaşadıkları beraberlikleri sonucunda kendilerine ait olan bu bilgileri ve yazıtları bir şekilde ona bırakmışlar diye düşünüyorum.

                da vinci beraber çıraklık dönemi yaşadığı arkadaşı ile aynı ortamda birisi hiç olmamış gibi geride kalır da;diğeri alır başını gider mi sanat alanında .

                ve diğer iş arkadaşı olan, da vinci den hiç mi bahsetmez. aynı yeteneklerde ise.ve bulunduğu yerde meslek olarak edindikleri ressamlıktan para kazanma yolu var iken herhangi iş alıp ta bitirmiş değil .bir şekilde geçim sağlanmalı en azından kişide bu ressamlık yeteneği var ise .

                bir noktada freud un eleştirisi haklı gibi da vinci hakkında .bir kavramı yanlış kullandığı için freud un eleştirileri gerçekliğini yitirmiş ama yazarda oluşan bu hayranlık duygusuna karşıda bu türde yorumlarım gelişti

14 Mart 2010 Pazar

ARDIŞIK TANIMLAMALARIN ZİNCİRLEME SİRKÜLASYONUNDA YIRTIK DONDAN ÇIKMA SENDROMUNU İRDELEME ENGİZİSYONU


                  anlamların ,kavramlarla sarmallaşmasının reaksiyonundan açığa çıkan, felsefik yapıya dönüşen ,normal normlarının dışında devingenleştiği yansımaları olduğu sanılan cümle kalıplarını ,alt kültürel sabit değerlerde analiz etmeye girişiminin geri tepkimesi sonucu ;bir üst kültür eleştirel değerlendirmesine alınmış yansıtması aslında, bir üst kültür ve alt kültür içerisinde değişkenleşen sürecin farklılaşma karmaşasımıdır ...?

                 aslında türeyen bu davranış çeşitliliklerinin ,nedenselliklerine inmeden görsel yansımasını yırtık dondan çıkabilme yada yırtık dondan çıkma şeklinde deyimselleşmiş tanımlama ile ifade etmeye çalışmanın kolaylığı ile ; üst kültür varsayımına duyulan özlemde ki içsel çekimin .sabit değerlerde çakılı kalmış bireylerin nazarında bu şekli ile algılanmasına etken olan ,çağdaşlaşma sürecindeki küreselleşmeye zorlayan baskısına karşı durul biçimini ortaya koyma aptalsallıkları mıdır .?

                 verimsiz getirisi olan bu davranışlarda , doğduğumuzdan bu yana örgülediğimiz kişilik potansiyelimizi oluşturan merkezden uzak davranışlarımıza gerçek anlamda bir dur çekip ;her hangi bir zamanda yeniden doğmayı seçip kendi özseverliğinden çıkan düşmanca eğilimlerle bezenmiş meydan okuyuşuna karşı çıkmayı içinde bir zorunluluk olarak hissedebilir mi .?

                  nefret ,korku,acı,savaş ve umutsuzlukların örgülediği fikir yapısının davranışlarda etmen olma nedenlerinin,yanlış anlaşılma olumsuzluğuna götürecek etkenler olarak düşünebilir miyiz ..?
genel anlam da mesajlar içeren cümle örgülerinin ,yeni biçimlerine karşı geliştirdiğimiz ön yargılarımızı bir noktada durdurup ;geleneksel yapımızın çağdaşlaşma sürecine giren toplum içerisinde yerimizi alma adımında bir öz anlama ve içine sindirme gereğini hissetme dürtüsünü bilinçaltımıza yerleştirememe mantığından kurtulabilme olasılığı imkansız mıdır..?

                   kendi içselliği ile barışık olmayan bireyin kendi varoluş sorumluluğuna geçerli sayılabilecek doğrusallıklarla iç içe uyuşan var olma nedenini anlayabilmesine engel olan özseverliğinin düşmanca eğilimlerle algıladığı ön yargılarından sıyrılıp ta ;kendisinde olumlu davranışlara doğru gelişim gösterebileceği değişime ; ne oranda engel olmuştur ,hayvansal dürtüler barındıran bu davranışlarına ...?

                  düşmanca eğilimlerinin gittikçe sıklaştığı dönemde kişi ;bir buhran geçirme süreci başlatır ve bu süreç suni dir .bu olumsuz davranışlarını kendisine ait değilmiş yansıtmasına girebilmek için uydurduğu sudan bahanelerdir ,sessiz sakin ortamlardan duyduğu bir nefret barındırır içerisinde . bu nefretin olumlu iletişimler kurabilen bireylere doğru çevirmesinin asıl nedeni ;kendi içinde düşmanlaştırdığı duygularının kendi iyi yanlarını ortaya koymasına engel olması şeklinde de söyleyebiliriz .

                algılamaların birikimlerle bileşkenleşen yanları vardır .birikimler belli bir noktaya geldiğinde kişi yeterli olgunluğa ulaştığını düşündüğü anda .olgunluk süreci gerilemeye başlamıştır .olgunluk belli bir noktada durma gidişi değildir .devamlı bir sürekliliği olan, durağan olmayan, değişen toplum içinde hatta küreselleşen dünya içerisinde ona paralellik gösterebilmeyi de kapsar .kişi bir nokta da durupta çevresini algılamaya çalışırken kendisini geçip gitmişlerin davranışlarında ve fikirlerinde bir yabancılaşma görür .bu yabancılaşma kişinin kendi özbenliği ile dir aslında. durağan olmayı seçmiş ,belli kriterleri düşünce yapısı olarak benimsemiş ve bu kabul ettikleri hakkında hiç bir gelişim göstermemiştir .fikirler yada ideolojiler bile değişim sürecinde iken bu çakılı kalmak niye ki ...?